1)ISTE SIGARANIN IÇINDEKILER
Sigaranın içinde 4 binden fazla zararlı madde var. İşte bunlardan birkaçı:
Boya sökücü etkili aseton
Öldürücü zehirler olan siyanür ve arsenik
Çakmak gazında bulunan bütan gazı
Roket yakıtlarında bulunan metanol
Akü yapımında kullanılan kadmiyum
Toksik bir madde olan naftalin
Kimya sanayinde ve temzilik maddelerinde kullanılan amonyak
Eroinden daha güçlü bir bağımlılık yapıcı etkiye sahip olan nikotin.
Böcek ilaçlamada kullanılan DDT
Kanserojen maddeler: Aromatik hidrokarbonlar, aromatik aminleri aldehitler ve nitroz aminler
Diğerleri: karbonil sülfid, benzen, toluen, karbondioksit, formaldehit, fenol, nitrojenoksit, formik asit...
2)KAHVALTININ ÖNEMI
KAHVALTIDA ALINMASI GEREKEN ÜRÜNLER
Süt ve ürünleri: Beyinsel ve bedensel oluşumun güçlenmesini sağlar. Yağ, protein, karbonhidrat, mineral ve vitaminden oluşan süt, her yaşa hitap eder. Erişkinlerde az yağlı olanlarının tercih edilmesi daha uygun düşer. Büyüme çağındaki çocukların, hamilelerin, emzirenlerin bu ürünleri gün içerisinde belirtilen oranlarda alması gerekir.
Peynir: Peynir, Kalsiyum ve B vitamini yönünden oldukça zengin olup günlük peynir ihtiyacı yaşa ve özel durumlara göre değişir. Ortalama 1 ya da 2 kibrit kutusu ihtiyacımızı karşılar.
Yumurta: İyi bir protein kaynağıdır. Erişkinler, haftada 2 kere peynir yerine 2 adet yumurta, çocuklar ise gün aşırı tüketilmesi gerekir.
Kahve ya da çay: Midesi zayıf veya ülser olanların, yüksek tansiyonlu ve kalp rahatsızlığı çekenlerin kafeinden uzak durması gerekir. Çayın içinde bulunan ‘tanen’ kafeine oranla daha uyarıcıdır. Ancak bir bardak çayda bulunan ‘tanen’ aynı orandaki kahveye kıyasla daha azdır. Çay ya çok açık, veya limonlu tüketilerek, ya da çok demlenerek ‘tanen’ miktarı düşürülebilir. Bu madde demir emilimini zorlaştırır ve kansızlığa neden olur.
İDEAL KAHVALTI
Bir bardak oda sıcaklığında su, bunu C vitamini ağırlıklı bir porsiyon meyva ve daha sonra yukarıda sayılan besin öğelerinden en az 1 porsiyon peynir, bir bardak süt, 4 adet zeytin, 1 tatlı kaşığı bal ya da reçel, 2-3 dilim çavdar, kepek ya da yulaf ekmeği ve bir porsiyon söğüş domates-salatalık ile mükemmel bir kahvaltı yapıp güne zinde başlanabilir.Diyetinizin gizli silahı da "Kahvaltı" Sabah kahvaltılarını atlamakla kilo kaybedip daha formda bir vücuda sahip olabileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Eğer soruya evet cevabını veriyorsanız tüm düşüncelerinizi silip doğru bilgileri öğrenmenizi tavsiye ederiz.
Kahvaltı yapmak, kilo almayı sağlayan hormonların etkisini de kesmektedir. Yapılan bir araştırmada, kahvaltı tahıllarıyla ve kortizol arasında bir bağ bulunmuş, ve stres hormonunun yarattığı açlık ve bunun sonucunda oluşan bel bölgesindeki yağların kahvaltı yapımından sonra görülmediği gözlenmiştir.
Peki diyet yapanlar kahvaltıda ne yemeli? Uzmanların tavsiyelerine göre kahvaltıda yağsız proteinler ve lifli yiyecekler tüketilmelidir. Protein ve lif ağırlı bir kahvaltı daha çabuk sindirilir, kan şekeri oranı sabittir ve böylece çabuk bir acıkma gerçekleşmemektedir. Ayrıca sabah yenen lifli besin sayesinde diğer öğünlerdeki kan şekeri ve ensülin oranını sabit tutmaktadır.Ayrıca lifli besinler şeker hastalığını, kalp rahatsızlıklarını ve krizini, kolon kanserini koruması açısından çok yararlıdırlar.
Sabahları yediğiniz poğaça ve beyaz ekmekten vazgeçip daha sağlıklı bir kahvaltının planını yapmalısınız. Sabahları 400 kalorilik bir protein ve lif ağırlıklı kahvaltı sizi tok tutacağı gibi kilo vermenizi de sağlayacaktır. Beyaz ekmeği kepekli ekmekle değiştirin. Sabah kahvaltınıza lifli meyveleri ilave edin. Göreceksiniz ki kendinizi daha zinde ve formda hissedeceksiniz.
Kahvaltı kiloyu ve kalbi koruyor
Sabahları tatlı uykuyu kahvaltıya tercih edenlerin hızlı kilo aldığı ve kalp krizi riskiyle karşı karşıya olduğu ileri sürüldü. American Journal of Clinical Nutrition dergisindeki bir araştırmaya göre, ilk iki hafta kahvaltı yapan, sonraki iki haftada kahvaltısız güne başlayan normal kiloda 10 kadın üzerinde yapılan araştırmaya göre, kahvaltı yapınca gün boyunca daha az kalori alınıyor. Evden tok olarak çıkanlar gün içinde ortalama 100 kalori daha düşük besin tüketiyor
3)SEBZELERIN ÖNEMI
SEMİZOTU: Kanı temizler, idrar söktürür, sinir krizleri ve beyin yorgunluğunu geçirir, böbrekteki kum ve taşı döker. Tüm bunların yanı sıra şeker hastalarının susuzluğunu azaltır, kilo vermeye yardımcı olur.
HAVUÇ: Kilo alıp vermemizde temel olan kan şekeri dengemizin korunması, aldığımız besinlerin glisemik endekslerine bağlıdır. Havuç, yüksek glisemik endeks içeren bir besin olmakla birlikte belli aralıklarla ve doğru şekilde tüketildiğinde sağlıklı beslenmede yerini alabilir. En doğrusu çiğ ya da haşlayarak tüketmektir. Gözler için çok faydalı olan havuç, mide ve bağırsak kanamalarında da etkilidir. Ayrıca damar sertliğini engeller, akciğer kanseri riskini düşürür.
PATLICAN: Kalp çarpıntısını giderir. Patlıcanın ayrıca pankreas, karaciğer ve böbrekleri kuvvetlendirici, idrar söktürücü etkileri bulunmaktadır.
ENGİNAR: Karaciğer ve kalbin en iyi dostu olan enginar, kanı temizler ve yorgunluğu giderir. Ayrıca kalp adalelerini kuvvetlendirir, kolesterolü düşürür, mide ve bağırsakları dezenfekte ederek ishali durdurmaya yardımcı olur.
BEZELYE: Kansızlığı gideren ve pekliği geçiren taze bezelyenin, kan kanserine karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır. Tıpkı havuç gibi glisemik endeksi yüksek bir besindir.
FASULYE: Taze fasulye, pankreas bezesini, böbrekleri, karaciğeri ve kalbi kuvvetlendirdiği gibi, albümin ve şeker hastalığına karşı etkilidir.
ISPANAK: Demir yönünden zengin ıspanak, diğer yapraklı sebzelere nazaran daha çok protein içerir. Ispanak suyu, soğuk algınlıklarına karşı direnç sağlar, hemoroid rahatsızlığına iyi gelir, kalp adalelerini güçlendirir. Ispanak ayrıca, kemikleri ve dişleri sağlamlaştırır.
4)DISLERIMIZ
DİŞLERİMİZ NEDEN ÇÜRÜYOR?
Dişin minesi, yanyana dizilmiş tuğla bir duvar gibi düşünülebilir. Bu duvar dişinizi bir zırh gibi korur. Ağzınızdaki mikroplar, dişlerinizi iyi temizlemediğiniz zaman yemek artıkları ile birleşip dişin üzerinde bir mikrop tabakası oluşturur. Ağzınızı suyla çalkalasanız bile bu tabaka gitmez. Mikroplar, dişinizin üzerindeki yemek artıkları ile beslenir ve çok zararlı bir asit oluşur. Özellikle unlu ve şekerli gıdalar ile beslendiğinizde daha çok asit salgılanır. Asit yağmuru sonunda, diş minesi eriyen tuğlalar gibi oyulmaya yani çürümeye başlar. Mikroplar bu oyuklardan ilerleyerek sinirlere kadar ulaşırlar. İyice çürüyen diş ağrır. Sıcağa soğuğa karşı hassaslaşır.
Mikroplar, dişinizi parçalayarak ilerlemeye devam eder ve diş köklerine kadar yayılarak, diş etinizi de iltihaplandırır. Diş etleriniz kızarır, şişer ve kanar. Kimi zaman dişleriniz sallanarak düşebilir.
Diş eti hastalıkları ve iltihabı, tedavi edilmezse beyniniz de dahil vücudunuzdaki birçok organın zarar görmesine neden olur.
DİŞETİ HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Dişeti hastalığının pek çok bulgusu vardır;
Diş fırçalama sırasında kanayan dişetleri
Kırmızı, şiş ve hassas dişetleri
Dişlerden kolaylıkla ayrılabilen, uzaklaşan dişetleri
Dişler ve dişetleri arasında iltihabi akıntı
Sallanan veya giderek birbirinden uzaklaşan dişler (dişler arasında aralıkların oluşması veya mevcut aralıkların artması)
Isırma sırasında alt ve üst dişler arasındaki ilişkilerin değişmesi
Bölümlü protez uyumundaki değişiklik, bozulma.
Sürekli kötü ağız kokusu.
Bununla beraber, periodontal hastalık hiç bir bulgu vermeden de ileri safhalara ulaşabilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla dişhekimine gitmek son derece önemlidir.